29 Kasım 2015 Pazar

Şüphesiz ki noktadan sonra büyük harfle başlanır (imla/12)

Merhaba kuzen. nasılsın?
Senin cevabını bilmiyorum ama benim cevabım şu şekilde;





(A Serbian Film'den bir kare)







Saçlarının dökülmesine, dişlerinin dökülmesine, açlığa, susuzluğa ve uykusuzluğa... hiçbir şeye engel olamıyorsun. kabullen, kontrolün başkasında olduğunu. hiçbir şey senin elinde değil. bugün nerede olursan ol, ne yaparsan yap, daha önceden kurulmuş çalar saat gibisin moruk. nerede öleceğini, nerede can çekişeceğini, nerede yaşayacağını, nasıl seveceğini... kısacası hiçbir şeyi bilmiyorsun. sadece hayal ediyorsun, sonra da o hayali gerçekleştirmek için çabalıyorsun. ömrün bir şekilde geçiyor. yalnız hayalleri olanlar için daha çabuk geçiyor. aradaki tek fark; hayallerinin seri katili olanlar ''mavi kabloyu mu kesiyoruz?'' diye düşünmüyor yaşamını biraz daha uzatmak için.

anlıyor musun?

Hal böyleyken neden hala bir amaç veya bir kutsal belirliyoruz, hiç düşündün mü? çok basit, eğer bazı şeyleri kontrol edemiyorsan, seni kontrol eden birileri vardır demektir. buna inanıyoruz. zaten birkaç kıyaslama yaparsan ne demek istediğimi anlarsın. örneğin, iş yerine gidiyorsun ve birileri senin neler yapacağını önceden ayarlayıp direktiflerle yönlendiriyor seni. sen de söyleneni yaparak kontrol noktasındaki buton görevini yerine getiriyorsun.

peki kontrol kimde?

Bunu etrafına bakarak kavrarsın. bir yerde konser olduğunu düşün. güvenlik önlemleri alınır değil mi? en başta da bir adam vardır ve kontrolü o sağlar... bizim durumumuz bundan daha planlı programlı. eğer bir mekanizmayı çok kurcalarsan hata vermeye başlar. çoğumuz böyleyiz. Ya sikerim, anne ve babanı düşün moruk. onlar nasıl seni eğitirken kontrolü bırakmıyorsa, içindeki o inanç veya ticaret zekan da bunu söylüyor sana!


İnsanlar ikiye ayrılır kuzen:
1- Burnundaki sümüğü çıkarıp, top haline getirip, iki parmak arasından fırlatanlar.
2- Aynı sümüğü çaktırmadan bir yere yapıştırmaya çalışanlar.

Ne o tiksindin mi? ulan yalnız kalınca anlamlı bir şey yapamayan insanların hepsi yalnızlıktan şikayetçidir. tıpkı senin gibi. çünkü yalnızlık, insanın kendini seyretmesidir. pc'yi açıp en iyi ihtimalle sanal profillerine girip ''ahlak, hak, demokrasi, barış, özgürlük, kadın, dayanışma...'' gibi şeyler paylaşan insanların çoğu, hatta %90'ı İnternet üzerinden vizyondaki filmleri seyretmek için link arar amına koyim. hep bir kendini öne çıkarma derdi, hep birilerine ispat derdi. ulan amcık ağızlı, o platformlarda en fazla 5 bin arkadaşın var lan. tüm dünyaya nutuk atar gibi neyin kafasını yaşıyorsun? toplamda 5 milyar insan var ve emin ol o arkadaş listendekiler dahil hiç kimse seni siklemiyor. ama sana da hak veriyorum. niye biliyor musun? çünkü eğer elinde gerçek ve sanal varsa ve sen hangisi çok kullanırsan diğeri daha çok soyutlaşır. ilizyonun gerçeklik payı budur işte. kendi gerçek hayatını ikinci plana atmak. sivilde ağzından küfür eksik olmayan insanlar, sanal mecrada TDK siki yutmuş gibidirler. dikkatli bakarsan ne demek istediğimi anlarsın.


Eğer insan; herhangi bir durumun çığırtkanlığını yapıyorsa, emin ol tam karşıtını duvar yapmıştır kendine. bunu karşılıklı takip yapan geri zekalılar daha çok yapar. vallah bak.


Oğlum, aslında tam olarak hissettiğim şey: çayı ocakta unutup evi patlatırken içinde olmak. bunu düşünürken aklımda sadece şu soru var; ''ben öleyim de, bizimkiler nerede kalacak?'' birilerini düşünerek geçiyor ömrümüz. kan bağın olan insanlar, kan davası güttü mü sana da? bana çok oldu lan. çünkü birilerini zaafını bilirsen eninde sonunda kullanırsın. bunlar da genelde kan bağın olanlardı. inan bana ne kadar çirkinleşeceğinin sınırını sen bile tahmin edemezsin o anlarda. birilerini maşa olarak kullanırsın, birilerini köprü olarak, birilerini koz olarak, birilerini prim olarak, birilerini çıkış kapısı olarak, birilerini kurtuluş olarak (kadınlar anladı)... ve Hakan Günday da haklıysa; birilerini de silah olarak kullanırsın. sonra da bu kullandığın şeyin yanlış olduğunu yok etmek istediğin insanlar üzerinden ''duvar'' olarak kullanırsın. biraz da olsa anlıyor musun?


Sana biraz güncel örnek vereyim. Hatta dün Ümit'in verdiği çok güzel örneği burada seninle paylaşayım. AKP'ye oy veren cahil insanlar kadar tahsilli insanlar da var değil mi? çünkü ortada %50'lik bir kısım var ve senin de etrafında çoktur veren. peki nasıl oluyor bu, hiç düşündün mü? moruk, bak anlatayım. eğer birilerini kullanmak istiyorsan ve ileride bunun kaymağını yiyeceğini düşünüyorsan onlara inanılmaz iyilik yaparsın. yani sürekli yemlersin. işlerini halledersin. kalıcı intiba bıraktıktan sonra da artık onları kullanırsın. hatta bunu o kadar iyi yaparsın ki, kendi gözleriyle bile görse inanmazlar yanlış bir şey yaptığına. hatta korumak için senden daha çok sebep (geçerli bahane) üretirler. evet, işçidir onlar. para vermediğin halde senin için çalışan işçiler. durum öyle bir hal alır ki, seni yaftalamak isteyen insanların açıklarını onlar bulmaya çalışır. bizler de böyleyiz oğlum, fark et artık. işimize yarayacağını düşündüğümüz insanlarla arkadaşlık ve dostluk kurarız. işte de böyle, sosyal hayatta da öyle.


asıl kontrol kimde?


Duygularını kontrol edebiliyor musun? sence ''bastırmak'' ve ''kontrol'' aynı şey mi? düşün amın feryadı, biraz düşün bakalım. sırf müslüman doğduğu için rötarlı da olsa cennete gideceğini düşünen amcıklar gibi düşüneceksen siktir git hemen bu blogdan. biraz önce yeni araba alan bir arkadaşım aradı ve ''ölmek istiyorum amına koyim'' dedi. doğal olarak sebebini sormam gerekiyor değil mi? Direkt alternatif sundum önüme. çünkü insanların ses tonlarından ne yapmak istediklerini anlıyorum artık. ya da delirdim amına koyim. bebe hiç konuşmadan kapattı yüzüme telefonu. yarım saat sonra da tekrar arayıp ''akşam Galatasaray maçına gidek la'' dedi. şaka yapmıyorum. kontrol anı ne zaman olur biliyor musun? cinnet anında. o an seni kendin bile kontrol edemez. ''iyi de yarram o nasıl olacak?'' deme, çünkü asıl kontrol direksiyonu bırakmaktır. çünkü karşındaki insanları kontrol edersin. ve çünkü sana çarpmamak için yoldan çıkan aracı, dolaylı olarak kontrol edersin. bu bağlamda da sen aslında göremediğin gücü kontrol etmiş olursun. anladın mı? sikimi anladın.


Bazen her şeyin senin yüzünden olduğunu düşündüğün oluyor mu? doğma sebebin, yukarıda bir yerlerde o meyveyi yiyip buraya düşmek olduğunu düşündün mü, yatağına uzanıp tavanı seyrederken?
Babana kızmamak için bahane bulmak zorunda kaldın mı?
Bulmasaydın, cinnet anında onu öldüreceğini düşünüp kendini rahatlattın mı?


iyi de moruk, bu kontrol kimde?


Kimdeyse versin, sevmem böyle şakaları. intihar etsen, ölmeden önce kimi düşünürsün? dur lan hemen düşünme, ben çok düşündüm. baban olmadığı halde ananı en çok sikeni düşünürsün. oradaki ''ana'' asla ilk anlamı değil. aha inanmazsan dayıya sor. eheheh. insan, ya hep yara açmayı sever, ya da hep yara açanı sever. ortası yok moruk. o yara da ne kadar büyük (derin) olursa, o kadar geç unutursun amına koyim.

Yeni açılmış lüks bir kafe (restauranttan playstation salona kadar bir dükkan getir aklına) düşün moruk. her şey sıfırdır, her şey mükemmel görünür. müşterilere sonsuz saygı vardır, güler yüz, düzgün diksiyon vs. peki ne olur zamanla? para kazandıkça ve etraf yaptıkça salarlar kendilerini. eski özen kalmaz. bak moruk, hayatının her evresinde böyle olacak. evlilikten, işten, arkadaşlıktan ve geriye kalan her şeye kadar aynı şekilde işleyecek. istediğin kadar dikkat et, düzeltemeyeceksin, engel olamayacaksın ve kurtulamayacaksın...


şimdi söyle bana, kontrol kimde?




mesut cihan demirel.

2 yorum: