19 Kasım 2015 Perşembe

Anla

Merhaba psikopatlar.
Hani üstünü değişirken bir arkadaşın gizlice gelip buz parçasını aratmayan elleriyle dokunur ya atletin kapatamadığı yerlerine, hatırladın mı? Ha işte o eli hissettiğin kadar hissederek oku birazdan okuyacaklarını.


Bazı insanlar, hayatında gizli özne gibidir moruk. Nereye gidersen git takip eder seni. Kurtulamazsın. İstediğin kadar savaş kurtulamazsın, ki emin ol savaşırsın. Sonunu bile bile. Tıpkı Fransa ve Almanya arasındaki savaşta, koca ordudan geriye tek başına kalan Alman Yüzbaşı'nın "ben varsam Almanya var!" haykırışıyla. O inançla savaşırsın. Mermin bitene kadar denersin. Çünkü öyle öğretildi bize.

İyi de neden?


Hadi gel deneyelim. Ölümü bildiğin için hayat yaşanılır gelmiyor mu sana da? Peki, sadece kaybedeceğin bir şeyin yoksa kumar masasında istediğini yapabilirsin, öyle değil mi?

Dünya da kumar masası sonuçta. Çünkü sonunda tek kazanan var, o da kumarı oynatan. Sonsuza kadar kazanamazsın. Ya ilk başta kaybedersin, ya da en sonda. Ancak muhakkak kaybedersin.

Ya yüklediğimiz anlamlar? Bir insanla konuşuyorsun ve bir anda düşüncelerine hayran kalıyorsun. Devamında da iyice tanıyıp her şeyini ezberliyorsun. Sonra ne oluyor? Zaman her şeyi basitleştiriyor. Çorbayı düşün kuzen. Sıcakken ve soğukken aynı mı? Çorba aynı ama.
Anla!


Alaturka tuvalet deliklerine konulan plastik kapaklar var ya kuzen, amacı lağım faresinin o delikten eve girmesini engellemektir hani. Getir gözünün önüne. Ya da kalk bak tuvalet deliğine. Kesin vardır. Her neyse. Ancak biz onu illet bir malzeme olarak görürüz. İşini bitirdikten sonra, temizlenmesinden tut da arasına sıkışan tuvalet kağıdına kadar hayatı zehir eder çoğunlukla. İşte ben de o plastik kapak gibi hissediyorum lan. Çok geçerli nedenlerim var yaşamak için, fakat hayatı zehir ediyorum çoğunlukla kendime. Biri üzerime sıçmış da temizlemeden siktir olup gitmiş gibi.
Anla!

Ben de anlamıyorum moruk. Deniyorum sürekli ancak olmuyor amına koyim. Neye anlam yüklediysem, hayat onu porno film konusu yaptı, yetmedi sete davet etti. Gülme sikerim bıngıldağını. Ne bileyim lan, belki de hayata yüklediğim anlamlar, teoride doğru görülse de, pratikte kolu kopan birine suni teneffüs yapmaktan ibarettir. Buna karşın yine de bir neden arıyorum. Bunu neden yaptığımı da soruyorum, soruyorum da sanki Hakan Günday "cevabı olmayan bir soru gibi geldim dünyaya" derken beni işaret ediyormuş gibi geliyor cevapları ararken.


Tüm bunlara rağmen hâlâ güveniyorum, inanıyorum, kimin koyduğunu bile bilmediğim kurallara uymaya çalışıyorum. Bildiğim yanlışlara devam ediyorum. Yani diyorum ki: "Tanrı'nın cehennemi boşuna yaratmadığını kanıtlar gibi yaşıyorum orospu çocuğu."

"Tanrı değil Allah" diyen o sahte ağzın var ya, o ağzından gırtlağına kadar sokar dişlerini sökene kadar sikerim senin. İbnenin eğittiği.

"Her şeye rağmen..." diye başlayıp umutlu biten cümleleri içimde yok ederken sadece şunu bilmeni istiyorum; sana asla iyi şeylerin vaadini asla veremem. "Asla" diyebileceğim tek şey bu belki de, bilmiyorum. Burada okuduğun, okuyacağın, yan yana dizilen her harften, anlam meydana getiren her kelimenin cümle içindeki değeri, sadece içimde susmayan şeylerin yansımasından ibarettir. (Ne uzun cümle oldu amına koyim) O yüzden rahatım. İnan bana, otuz bir çektiğin yer bile buraya yazdıktan sonra içimde oluşan boşluk, rahatlık ve yalnızlık kadar tenha ve güvende olamaz. Daha net olayım; "çekinmeden kustuğum halı burası!"


Ekmek bütünken para eder ama ucunu bölüp yemek daha değerlidir ya, onun yarısı kadar değer versen yeter benim için, bu zeminde okuduklarına.

Ve ölürsem buraya da sahip çık olur mu?


Bu sefer de böyle olsun.



Mesut Cihan Demirel. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder