6 Kasım 2015 Cuma

Başlığı okuyan koysun

Merhaba.
Bak madem girdin bu bloga, yazacam şeyleri dişlerini fırçalar gibi okuma. Mecburiyetten dolayı oku. Mecbur hissettiğin için oku. Yarıda bırakacaksan lütfen okuma.

Başlıyorum, elimi tut.

Hayatında kaç kere aşk acısı çektin? Ya da hâlâ çekiyor musun? Herhangi bir şeyin acısını çekiyor musun ya da? Ya da ya da veya...

Ben çok büyük acılar çekmedim de çeken insanları biliyorum kuzen. Geçen seneye kadar bir kadın vardı, huzurevinde ziyaret ettiğim. Kadın tam 20 yıl tımarhanede yaşamış. Yeminle bak. 40 yaşından sonra da huzurevine vermişler. İlk kitabı yazarken çoğu kez böyle yerlere giderdim. Huzurevine çok gitmezdim ama bu kadın ruh hastası teşhisiyle oraya gidince dikkatimi çekti hikâyesi. Kendime mani olamadım ve bulaştım hikayesine. Kadın hiç kimseyle konuşmuyordu moruk. Amcam sayesinde konuşma fırsatı buldum. Ulan sanki ilk defa sevgilisiyle buluşacak olan biri vardı nabzımda ve damarlarımın üzerinde rodeo pozisyonundaydı. (O pozisyonu da açıklayayım da aklında bir şey kalmasın. Rodeo Pozisyonu: partnerinizle dogystyle pozisyonundayken kulağına eğilip "annen de bu pozisyonu severdi" deyip üzerinde durmaya çalışma pozisyonudur. Dogystyle: domaltma.) Her neyse. İçeri girdiğimde zayıf ve çökmüş bir kadın vardı. Ağzında pek dişi kalmamıştı. Bunun sebebi de sigaraydı. Günde 10 pakete yakın sigara içermiş. Geceler hariç. Uyduğunu gören yok bu arada. Abi bu kadınla ilk gün konuşamadım. Sadece yüzüme baktı. Ben de birkaç bilgi edinmek istedim kadın hakkında. Dosyasını inceledim ve ailesine ulaştım. Sadece annesi ve kız kardeşi kalmış geriye. Merak ya moruk, görüşme kararı aldım. İçimde yine heyecan var. Buldum evlerini. İki gün cesaret edemedim ama kapıya yaklaşmaya. Çünkü ne diyeceğimi, nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Zaten nasıl giriş yapılır ki bu konuya?


Neyse moruk, kapıya geldim ve çaldım. Yaşlı bir kadın açtı kapıyı. Kendimi tanıttım önce. Sonra geliş sebebimi söyledim. Kitaptan girdim konuya ve baya anlattım. Kadın önce anlamadı ama sonra içeri buyur etti. Hemen konuya girdim. Kadın hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. İlk kelimesi "çok pişmanım" oldu lan. Kadın anlattıkça ben daraldım. Yeminle bir sigara yakasım geldi. Sonra da kolumda söndüresim. İçim kıyıldı.


Hiçbir insanı uzvunuz kadar sevmeyin. İnsan kaybedersen yaşarsın, uzuv kaybı işkencedir. Öldürmez ama ölmek için sebebin vardır.


Evden çıkıp huzurevine gittim. Sonra her gün gittim. Kadın sigara içtikçe ben tükendim. Tam üç ay sadece yüzüme baktı. Üç ay sonra ilk kelimesi "ölüyorum" oldu. Öleceğini hisseden tek yaratık komodo ejderi derler ya, kadın da bildi lan. Üç ay sonra öldü. Mezarını bile yapmadı ailesi. Kimsesizler mezarlığına gönderildi.


Hikaye şöyle moruk; kız birini seviyor ama aileler vermiyor. Sebepleri de akraba olmaları. Bazı geleneklerde kirve çocukları evlendirilmez. Yasaktır adetlerine göre. Her neyse. Üç yıl sonra kızın ablasıyla sevdiği çocuğun abisi evleniyor. Kadına da inme gibi bir şey oluyor ve babasını öldürüyor. Cezaevine, oradan da tımarhaneye gidiyor. Son durak da huzur evi oluyor. Kız aileden kimseyle görüşmüyor. Sadece sigara ve hap kullanıyor. Konuşmuyor.



Ne kadar saçma değil mi? Öyle. Sen de bazen dünyadan çok saçma sapan bir dizide yaşadığını hissediyor musun? Birilerinin seni seyrettiğini düşünüp onlardan özür diliyor musun; adını da Allah, Rab veya Tanrı koyuyor musun? Diziyi seyredenin inancının sahibi olduğunu düşünüyor musun hiç? Ben hep düşünüyorum moruk. Espri yapmıyorum. Ciddiyim. Günde belli miktarda hap alıyorum ve odamda iki kişi başımda bekliyor benim. Her gece halüsinasyon görüyorum. Bunları da övünmek için değil ne kadar berbat halde olduğumu anla diye söylüyorum. Şükretmen için de söylemiyorum.

Zaten her gün birilerinden daha iyi halde olduğunu bilmek için yaşamıyor musun sen de?

Başarıyı sırf birilerine hava atmak veya kıskandırmak için istemiyor musun?

Düşmanlarını acı çekerken seyretmek için o amına koduğumun jiletini damarına vurmaktan vazgeçmiyor musun, her sabah erken kalkmak zorunda kaldığında?

Sevenlerini üzmekten çok sevmeyenlerini sevindirmemek için sakınmıyor musun kendini, karşıdan karşıya geçerken?

Porno seyrederken komşunu aynı pozisyonda sikmeyi hayal etmiyor musun? Öyle düşünerek avuçlamıyor musun aletini?


Samimi değiliz kuzen. Hem de en üstte söylediğim "diş fırçalama" örneğinde olduğu gibi, hatta sağlığından çok karşı cinsle görüşmeye giderken kullanmak için evinde tuttuğum x marka diş macunu ve x büyük marka diş fırçasının amacı gibi. Ben artık sıkılıyorum. Kendimi öldürmemek için veriyor o amcık ağızlı doktorlar bu ilaçları ama ben kendimi zaten çoktan öldürmüş durumdayım. Amacı olmayan bir insan en fazla nefes alır. Ortada savaş olabilmesi için bir direnç olmalı. Moment olayı olmalı. Ancak ben halat çekme oyununda sadece tutunuyorum halata. Zıt yönde çekilen ipler birbirine sarılınca aynı yöne ilerlerler. İnsanlar, en fazla öyle görülür sadece. Öyle olmaktan çok öyle görünen ve görünmeye çalışan herkesin götünden sikeyim.


Bizim durumumuz; alkol alan birinin iyice sarhoş olduktan sonra, arka camında kocaman "Allah korusun" yazan arabaya binmesine benziyor amına koyim. İnsanlığımız da öyle. Sahteyiz oğlum. Çekmediğimiz, çekemeyeceğimiz acıları tarif etmekten başka bir sik bilmiyoruz. Katılmıyor musun sözüme? O zaman git eline kerpeten al ve ayak tırnağını sökmeyi dene. Sorna da ayakkabı giyip koş. Yarrak yaparsın! Tırnağın kırılsa üç gün yürüyemezsin amın feryadı. Neyin tarifini yapıyorsun?


Son olarak, kaval kemiğin kırılırsa yürüyemezsin. Dişin kırılsa yiyemezsin. Kalp de öyle. Kırılırsa sevemezsin. Sadece şuna cevap ver; kaçıncı sevgilinle berabersin, ya da kaçıncısından ayrıldın?


Demek ki daha kırılmamış. (mı?)



Bu kadar!



Mesut Cihan Demirel.

1 yorum:

  1. Stainless Steel Magnets - titanium arts
    Ironing the Stainless mens titanium wedding bands Steel Magnets 바카라 사이트 (4-Pack). Made herzamanindir.com/ in Germany. The Titanium Arts Stainless Steel Magnets are an 출장마사지 alloy made of steel in stainless www.jtmhub.com steel

    YanıtlaSil