9 Kasım 2015 Pazartesi

Gömülmesi gereken yazı

Üzerinde "Kullanılması durumunda yanetkilerinden biri intihar girişimidir, ancak bu düşünceyi eyleme geçirme ihtimali sadece %1'dir." yazan ilaçları kullanan birinin ölümünden sonra ''Düşünmemek için ne yapabilirim?'' şeklinde soru bile sormadım kendime. Çünkü içinde en az 0.01 bile olsa her şeyin ihtimalini barındıran dünyadayız. Dikkatli  bakarsan, hepimizin krokisi aynı yani. Belki ben de senin yaptığın şeyi farklı şekilde uyguluyorumdur, ya da en kısa benzetmeyle ''kestirme ve uzun yol'' farklı değildir. Ama emin ol ki aynıyız. İkimiz de kurtulamayacağız. Ölsek bile kurtulamayacağız. Tek fark bunu ben senden biraz daha yüksek sesle söyleyeceğim. Ya da sen benden biraz daha geç fark edeceksin. Kendiyle çelişen insanlarız moruk. Sakın "Neden, nasıl" diye sorma, bunun ispatını yapmak sadece zaman kaybı olur, zira tamamen inanmadığın argümanlar masaldan farksızdır. Her neyse. Bütün düşüncelerini yazarak, çizerek, konuşarak tepki haline getirebilirsin. o nedenle aklındaki bütün soruların cevabı, aslında sorularının içinde can çekişiyor. Yeter ki görmeyi dene. Seni bilmiyorum, lakin ben her şeyi sınayarak öğrendim. Bununla beraber çok büyük bir şeyi de beraberinde fark ettim. "Düşünmemek için ne yapabilirim?" sorusunu dahi unutturacak kadar tehlikeli bir şeyi fark ettim hem de. Çünkü düşünmek tehlikeliydi ve ondan daha tehlikeli şeyler de var olmak zorundaydı. Vardı da. O da ilginç bir bilgi öğrendiğinde denemekti. Nasıl mı? Örneğin; kutu kolanın içine bir yemek kaşığı tuz ve 8 tane limon çekirdeği atıp hafif karıştırıp içersen apandistin patlar. Bir saat içinde müdehale gerçekleşmezse de ölürsün. Şimdi ''Bunu denemekle düşünmenin ne alakası var yeaaa?'' diyebilirsin, fakat gün içinde fark etmediğin, daha açık ifadeyle "siklemediğin" bir insan, sırf birileri kendini dikkate alsın diye üstte verdiğim %1'i düşünüp, o ilacın dozajını kafasına göre artırıp, bu ihtimali eyleme geçirip ve geriye kalan %99'luk et yığınını korkutmak istemiş olamaz mı? Ya da şöyle söyleyeyim; Galatasaray'ın 2000 yılındaki Uefa Kupasını alma ihtimali %5'ken o kupayı alıp, devamında da Real Madrid ile Süper Kupa finalinde karşılaşıp, kağıt üzerindeki kazanma ihtimalinin %1'ini hayata geçirmek için tüm oyuncular %99'unu harcamadı mı?

Peki, sen %1'in için %99'unu feda ettin mi?

Edebilir misin?

Yarrağı mı edersin.



Merhaba.
Bu sefer farklı bir giriş yapayım dedim kuzen. Beğendin mi? Hakan Günday haksız moruk. "İnsanı çaresiz bırak, iç organlarından roket yapar" demiş ya. Yalan işte. İnsanoğlunu çaresiz bırakırsan en fazla Allah'a sığınır. Onu da çaresizlikten yapar. Dawkins götü de buna "yalakalık" der. Konumuza dönelim, kaynatmayın. Asıl roket yapan kısım "her şeyin farkına varan" insanlardır. Onlar bilir, bu anasını siktiğimin dünyasından kurtulmanın tek yolunun Azrail'den önce çekip kendi kafasına sıkmak olduğunun.


İşte o zaman bir anlamı oluyor cehennemin. Çünkü o tarz insanlar düşünmez moruk çıkıp çıkmayacağını. En azından yerim yurdum belli amına koyim fikrini benimserler. Ha unutmadan bu bir öneri değil, kırarım kafanı iyi anla beni. İndir evladım elinden o dönüş biletini.


Alzheimer (bunama) hastası olan birinin ilaçla intihar etmesine ne kadar inanırsın?

- Ben hiç inanmam.


"İntihar nedir?" sorusuna karşı, "Tanrı'nın aklına senin için bir ölüm senaryosu gelmemiştir. Sana bırakmıştır Azrail'in işini..." şeklinde bir cevap aldın mı hiç?

- Ben aldım.



Hep soruyorum ya moruk, "Ne için yaşıyorsun bu hayatta?" diye. Ben bunu sürekli sordum ve soruyorum kendime. Cidden soruyorum lan. Tek cevabım var elimde. Bir tane. O da ne biliyor musun; "Nasıl öleceğime karar veremediğim için yaşıyorum". İnan bana böyle. Yani ne bileyim oğlum, hiçbir beklentim yok. Olsa da anlamı yok. Düşünsene kuzen, bir şeyler yapıyorsun ve karşılığında aldığının toplamı sıfır ediyor. Anlamsızlığın koynunda anlam aramaya çalışmak. Abi ölünce geride ağlayacak, üzülecek veya sevinecek insanların dışında ne kalıyor lan geriye? A tabii borçların vs. Sor kendine. Bundan yüz yıl sonra yaptıklarına veya yapamadıklarına kim anlam yükleyecek veya sövecek? Kim hatırlayacak seni? Hatırlasa ne olacak?


Hatırlanmak için "iyi" olmak yeter. Yılda bir kere hatırlar orospu çocukları. Ama unutulmamak için "kötü" olman gerekir. Her saniye akılda kalırsın. Hatta çocuğu bile nefret eder senden. Ama "iyi" insanlar, ardından üzülmesini istemediği insanlara "kötü" davranır. Anlıyor musun?

Anla amcık anla!

Üzerinde "içersen ölürsün" yazısı yazan sigara paketinden ne farkı var lan içinde bulunduğun dünyanın?

Hayatını yok edeceğini bile bile niye rol yapıyorsun, sana ait olmayan dünyada yaşarken?

İçtiğin sigara mı zarar veriyor sana, yoksa içmeni sağlayan satıcı mı?


Lan her şeyi siktir et; sırf annesi için yaşayan, yaşadığı hayata katlanan insanın gözünden ne kadar değerlidir ki bu yaşlı dünya?


Moruk ciddi ol iki dakika ve kendine sor hazır ayakta, hayatta ve zamanın varken bir şeyelere. Niye inanıyorum diye geçir aklından. Ölünce fırsatın olmayabilir. Burada söylediysen mutlaka duyar seni. Sadece on saniye ölümü düşün ve buna rağmen delikanlı olmaya çalış. Sonra anlam ile mantığı karşı karşıya getir. Bakalım nasıl oluyormuş amına koyim.

Cevabını bildiğin sorular vardır bu hayatta. Hazır yeri gelmişken onların da götüne koyayım.

Hayat sana kitabı verir ve göstermediği üniteden sınar seni. Tıpkı cevabını bildiğin soruları sorarken duyup inanmaya mecbur olduğun yalanlar gibi. O yüzden senin de hayattan aldığın dersleri sikeyim.



İlaç molası.


Devam edecem bu yazıya. Hele bunları okuyun da.




Şimdilik bu kadar!




Mesut Cihan Demirel. 

2 yorum: