4 Temmuz 2016 Pazartesi

Gevelemek

Merhaba.

Uçak düşerken, ağır eşyaları atıp durdurmaya çalışırlar ama sadece düşüşü birkaç saniye geciktirirler ya filmlerde, kesin seyretmişsindir. Benim de şu an ona ihtiyacım var, yükümü hafifletmeliyim. Yani düşmemi durdurmasa da, biraz mola verdirsin yeter. Umarım birileri okur ve erken fark eder bazı şeyleri.



Doğru bir insan olmayabilirsin. Hatta denesen de doğru biri olamayabilirsin. Ama unutma! Bu, asla doğruları konuşmayacağın anlamına gelmez.


Dürüst olmak, iyi biri olduğun anlamına da gelmez. Tıpkı her platformda dolaşan ve adaletin eşitlikle aynı anlama gelmediğini gösteren karikatür gibi.


Yani bir insan, en yakın arkadaşına rahatlıkla ölmek istediğini söyleyebilir, ancak ailesinin yanında söyleyemez. Bu onu iyi yapar, ama dürüst yapmaz. Her neyse.


Birisi size "yaptığınız en kötü şey nedir?" diye sorsa asla doğruyu söylemezsiniz, tıraşlarsınız. Çünkü yaptığınız kötülükleri bazen hatırlarsınız fakat beyniniz koruma psikolojisini devreye sokup kaseti sarmaya başlar. Yani insan kendine bile dürüst değildir.


Kötülüğün en sağlam maskesi, başkalarına "ben suçluyum" demektir. İnsanlara suçlu olduğunuzu itiraf ederseniz sizi dürüst zannedip üzerinize gelmezler. Bir futbol müsabakasında, kaybeden tarafın teknik direktörü "bu mağlubiyet benim" deyip istifa ettiğinde, taraftarlar "delikanlı adam" der, bir gün öncesinde ana bacı sövse bile.


O nedenle, "yaptığın en kötü şey nedir?" sorusuna genelde çoğumuz "burnumdan çıkardığım sümüğü duvara sürmek" veya "tuvaletimi yapıp temizlemeden çıkmak" tarzında şeyler deriz. Biraz daha dürüst olanlarımız "evdeki vazoyu kırıp kardeşimin üzerine atmak" der, ancak bu geçmiş ve bir anlamı kalmayan olaylardır.


Çünkü hiç kimse "sırf topu var diye kankası olmaya çalıştığım ama normalde sikimde olmayan insanları kullandım" demez. Mecbur kalmadığımız sürece kullanmadığımız malzemeler gibidir bazı insanlar. O yüzden, "yoklukta gider" mantığımızı sikeyim.


İyi biri gibi görünmek için her kötü olaya tepki vermeye çalışırız. Dürüst görünmek için ise kötü olduğunu belirtsek de aslında umurumuzda olmadığını söylemeye çalışırız.


Buradan da şu sonuç çıkar; insanlar değişmez, sadece duyguları bastırılır.


Mutlu olamıyorum moruk. Hırsım, hayalim ve daha birçok duygumu yok etti bu dünya. Hissizleşmedim ama uyuştum. Hayatımdaki en güçlü insanlar ya öldü, ya da zamanla oyun hamuruna döndü.


Şu yaşıma kadar tanıdığım insanların büyük kısmının amaçları ya çok para kazanmaktı, ya da karşı cins tavlamaktı. Okuduğu kitaplardan, seyrettiği filmlere, ırklarına ve hatta burçlarına kadar saçma sapan özellikleriyle üstünlük sağlamak derdine düştüler.


İnsan, büyüdüğünü zamanla yaptıklarının ve söylediklerinin zıttını savunarak anlar.


Dürüst olmak, asla bir şey kazandırmaz. En fazla üç beş kişi "helal olsun be" der, onlar da zamanla siklemez bu durumu. Çünkü hiç kimse, kendinde olmayanı uzun süre savunmaz.


Doğruluk, dürüstlük ve iyilik. Bunların anasını sikeyim sayın seyirciler.


Etrafımızdaki insanların çoğunu ya sevmeyiz, ya da umursamayız. Çünkü kendimizi ve konumumuzu önünde ve arkasında olduğumuz insanlara göre ayarlamaya çalışırız. Hayatında dürüst olabileceğin belli başlı anlar vardır. O anlarda da genelde kendin için doğru olanı yapmaya çalışırsın, bu seni iyi yapar, ancak asla dürüst yapmaz. Çünkü dürüstlüğün ödülünü yanlış anlaşılmanın elinden alırsın ve otomatikman kötü görünürsün. Ve hiç kimse, ne yanlış anlaşılmak ister, ne de kötü görünmek... (do you andırstend?)


Çünkü görüntü her şeydir. Birilerine iyi görünmek ve birilerinden iyi görünmek zorunda olduğumuz bir hayat mücadelemiz var. (Ne yazık ki)


Bizim evin altında durak ve onun tam karşısında da bir çöp konteyneri var. Dün o çöp konteynerinin karşısına oturup seyrettim. O kadar dolmuştu ki, kan bağım var sandım. Sarılmak istedim. Çünkü insanların attığı pisliğe rağmen orada dimdik duruyordu. On yıla yakın buradaydım ve o konteyner hiç değişmedi. O kadar pisliğe ben maruz kalsam kesin intihar ederdim, ama o etmedi. Tuhaf.


Herkes hissizleştiğinden yakınır ya, aslında hiç kimse hissiz değildir moruk. Çünkü uyuşmayı hissizlik zannederiz. Herkesin yediği darbeler var, eyvallah ama darbe sadece sinirleri zedeler. Sürekli darbe alan yerde uyuşma olur, dövme yaptıranlar iyi bilir. O uyuşukluk hissi de, darbe kesildiği zaman biter. Yani hiç birimiz, sürekli darbe almadık kardeşim.


Ben hissediyorum hacı. Sikilmekten folloş olmuş orospu amı gibi de olsam hissediyorum. Hissetmeden yaşayamaz insan, sadece uyuşukken neyi yaşadığını anlayamaz. 


Bu dünyada, hissizleştirecek kadar iyilik yapmaz kimse sana. Bunu da sikindirik tumblr sayfana eklersin bileklerini kesen kadın fotoğrafıyla.


Bak, yine beceremedim adam gibi anlatmayı. Zaten neyi doğru düzgün becerdik ki amına koyim.


....


Ve tekrar çeviri hatası yüzünden atom bombası yemiş Japonya gibi hissetmeye başlayıp uyuştuğumda devam edecek bu yazı...




Mesut Cihan Demirel.