Bu açıklama ile başlamak istedim. Çünkü ben öyle istiyorum amına koyim. Ayrıca içinizden biri çıkıp ''blog madem özel bir kelime ve üstten kesme işareti ile ayırmışsın, neden B harfi büyük değil amuğuya goyin?'' demeden önce ikinci paragrafın, ikinci satırını tekrar okumasını istiyorum. Eğer bilmiyorsa hangisi olduğunu buraya parantez içinde yazıyorum onlar okusun sadece.(Çünkü ben öyle istiyorum amına koyim) Gerçi aranızda bilmeyen mi var, hepiniz en az Atatürk kadar bilgilisiniz. Parantezciler de anladıysa devam edelim.
Bugünkü mevzu girişimiz bilgi ve düşünce moruk. Onunla başlayacağım ama neyle devam edip bitireceğimi bilmiyorum. Nasip kısmet. Zaten burada biz bizeyiz, neyle biterse bitsin, ne önemi var değil mi?
Bakara kaç ayet?
Bu soruyu yan sekmede Google açıp bakmadan bilenler ve atlayarak okumayanlar için yazıyorum okuyacağınız her şeyi. Şaka lan şaka. Öyle yapanların burada ne işi var amına koyim. Onlar şimdi işinde gücündedir. Ya da AKP mitingindedir. Heheheh.
Çok geyik yaptık, konumuza girelim.
Merhaba bunu okuyan insan evladı. Biliyorum sen de yalnızsın...
Olmadı lan, ben beceremiyorum böyle sükseli girişleri. Ulan ne zormuş gerçeği yazmak. Kurgu olsa şimdiye destan yazmıştım. Zaten öyle değil midir kardeşim; hiç bir kadını, otuz bir çektiğin gibi kusursuz düzemezsin. Bu arada bir şey fark ettim, buraya yazarken çok küfür ediyorum lan. Niye bilmiyorum ama öyle işte. Belki de içten olduğum içindir, ha ne dedin? (Kardeş Payı'ndaki Kartal'ı özledim ya) Yok moruk yok. İçtenlik değil. Biliyorum ki bunu hiç kimse okumayacak. Ondan böyle. Düşünsene, içinden geçenleri kimse okuyamadığı için içinden çok küfür ediyorsun, içinde olaylar daha yalın, bir Allah bir de sen. Benimki de böyle işte. Şu an bir kişi okuyormuş gibi düşündüm ve kendimi günah çıkarmaya çalışan ateist gibi hissettim. Anlamsız yani. Hacı ben niye konuya giremiyorum?
Tamam biraz daha ciddi olalım. Şu an bu yazıyı evimin girişinden sola doğru ikinci odada yazıyorum. Bu ne amına koyim ya. Millete ne geri zekalı, istersen çatıda yaz.
Bilgi bir: biri size ciddi olalım derse, olamazsınız.
İnanmayacaksın ama ben bir şeyler okumak zorunda kaldım lan hep. Siktiğimin ilçesinde iki kanal vardı ve ikisi de sadece dünyada olan felaketleri anlatırdı. Babam da seyredip ''Allah beterinden korusun'' derdi. ''Beterin beteri var'' cümlesinden daha sikindirik bir teselli icat edilmemiştir beyin tarafından. Ulan beterin beteri varsa eğer zaten nefes aldığın süre içinde yaşayacaksın demektir. Ne kasıyorsun kendini dalyarak. Hem bu dünyada beterin beteri ölmek değil mi? Daha beteri ne var lan? Birini kaybetmek falan diye düşünme, zaten gün içinde herkes bir şeyleri kaybediyor rutin olarak. Belki sakat olarak yaşamak beterin beteri olabilir fakat bunu birinin kafasına silahı dayadığında, ölmek veya sakat kalmak arasında seçim yapmak zorunda bırakırsan bir gün, cevabını canlı canlı öğrenirsin ve bana da söylersin. Bu kısmı da değiştirmek zorunda kalırız kim bilir. Gerçi Battal Gazi veya Tarkan filmlerinin serilerinden birinde asıl kahraman sakat kalmıştı ve ''sokun kalbime bıçağı'' diye haykırmıştı. Ama onun olayı başkaydı be annem. Adam görevi için öyle demişti. Neyse. Benim fikrimi sorarsan eğer, ki sormasan da yazacağım. İnsan sakat kaldıktan sonra bile tamamlayıcı faktörler bulabiliyor hayatında. Yani ölmek, beterin beteridir. Bitti.
Ben tek haneli yaşlarda kumdan kale yapıp savaşıyordum zaten ama çift haneli yaşların ilk çeyreğine geldiğimde televizyonun Allah tarafından gönderildiğini zannediyordum. Yemin ederim lan. Allah, sırf şükredip ona sığınalım diye böyle zekice bir şey yapmış olabilir diyordum kendi kendime. Çünkü babam sadece o dalgayı seyrettiği zaman bana gerçekten sarılıyordu. Oradaki insanların kaybettiğini gördüğü için elindekine sahip çıkıyordu. Ben de Allah'a dua ediyordum o zamanlar. Tabii teşekkürün bile dua olduğunu çok sonraları öğrendim. Her neyse kardeşim, babamın bana hiç iyiliği dokunmadı bu dünyada. Nasıl biliyor musun? Adam bana hep iyi şeyler öğretti amına koyim. Mesela ben hala bir insanı kimliği, düşüncesi, mezhebi, dini, kısacası yaratılışı ve yaratıldıktan sonraki seçimleri yüzünden ayırırsam babamın beni reddedeceğini zannediyorum. Gülme lan, 27 yaşına gireceğim yeminle böyle. Annemin ''sütümü helal etmem sana'' sözünden sonra sigara bile içmedim, o helal süte karışmasın diye. İnsanın tanıştığı ilk kutsal emanet belki de anne sütüdür. O nedenle facebookta veya başka yerde insanlara çok fazla laf sokmuyorum, eleştirmiyorum falan. Doğru bildiğim ne varsa babamdan miras bana kardeşim.
Çok okudum dedim ya, kutsal kitapları da okudum. Okuduktan sonra da sözde dindarlarla çok dalga geçmişliğim oldu. Mesela; geçen Serkan'a, Ejderha'ya inanır mısın, diye sormuştum. Cevap olarak da; Ejderhalar sadece masallarda olur, masallara da çocuklar inanır, demişti. Ama A'raf 107'de Ejderha'dan bahseder, sen Kur'ana inanmıyor musun yani, diye tepki verdiğimde olay baya büyümüştü. Yani insanların inandığı şeyleri gerçekten bilerek mi inanıyor diye çok irdelerim. Yapım böyle. Ben hep öyle inandım aslanım. Bunu sadece din olarak düşünme, keza kimse ona bile tam inanarak ve uyarak hareket etmiyor. Sen de öyle. Fight Club'da ''aynı pisliğin lacivertiyiz'' diyor ya ha işte o lavicertin en parlayanı benim amına koyim. Mutlu ol şimdi.
Konu karışmadan toparlayayım. Babam, bir gün öyle ulvi bir şey söyledi ki aga, kendimi; yirmi yıl Mevlana'ya hizmet edip, birden tamamen terse yatmış gibi hissettim. Dedi ki; ''bilgi, asla iyi bir şey değildir. Eğer insanlara düşünmesini öğretirsen iyiliği yok edersin. Çünkü düşünce, iç güdüsel yapılan şeyleri yok eder. Ve unutma iç güdüsel olarak sadece duygularınla hareket edersin. Ne demek istediğimi doğaya bakarak anlayabilirsin.'' Ben anladım ama anlamayanlar için şöyle açıklamaya çalışayım; hiçbir ceylan, evladını yedi diye o aslana kin beslemez. Onu öldürmek için plan yapmaz. Ayıktın mı?
Şimdi bunları söyleyen adam bana neden kötülük yaptı diyorum, anlıyor musun; biraz da olsa? İyiliği dokunmadı, dedim ama aynı kapıya kestirmeden gitmeni sağladım sadece. Soramadım lan hiç. Hem ne soracağım ki?
Düşünme oğlum. Düşündükçe kafayı yersin. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmekten nefret ediyorum çünkü ben. Çekilmez oluyorum, gözardı edemiyorum, görmezden bile gelemiyorum. Hayatımda babamdan sonra bana en uzun süre dayanan tek adam Yuja Dab. O bile geçen adımı ''Felaket habercisi'' koydu. Aynen öyleyim oğlum. Harbiden bak. Milyonlarca iyi neden de koysan önüme, ben onları içler dışlar çarpımı yapıp en kötü hale getirebiliyorum. Sebebi ne biliyor musun? Bilgi ulan bilgi. Öğrendiğin (doğru diye öğretilen ya da) hangi bilgiyi sınadın?
Hiç değil mi?
Ben her gün sınıyorum amına koyim. Hem de kendimle ha. Bak belki bunu sen de yapıyorsun ama fark etmiyorsun. Ben, yemin ederim fark ediyorum. Fark ederek yapıyorum. Okumayı yeni söken çocuk telaşıyla hem de.
Bilgi iki: korktuğun zaman acıyı hissetmezsin.
Tüm bunların karşısında hala babamı kaybetme korkusu yaşıyorum. Her saniye. Şu amına koyduğumun telefonunda ''BABBA Arıyor'' ifadesini gördükçe ödüm kopuyor. Ya bir şey olduysa, diye düşünmekten son anda açıyorum telefonu. Neden BABBA yazdım biliyor musun? Bilme amına koyim. Her siki de bilme.
Bilgi üç: nereni kesersen kes aynı şekilde bağırırsın.
Bu kadar. (Biliyorum en tatlı yerinde bıraktım ama olsun. Canım böyle istedi. Zaten buraya kadar okuyan biri...)
Son bir şey daha: kitabı bilmeden, sağdan soldan duyduğu hurafelere inanıp dindar olan ve sonrasında da milletin günahını hesaplayıp, her farklı düşünene ateist muamelesi yapanların da amına koyim!
Affet baba.
Mesut Cihan Demirel.
Aq la mantıklı herifsin seni seviyorum
YanıtlaSilHa bak bide yazılarını yeni okumaya başladım ammaa senden bi ricam var. Mevlana efendiyle! ilgili laf arasında bilgi versen mesela adamın Mesnevi kitabı için bu kitap vahiy kaynaklidir alemlerin Rabbi tarafından inmedir gibi ya da Allah: veliler benim çocuklarım gibidir ler gibi sapkin ve İslam la alakası olmayan şeyleri soylersen iyi olur. Malum millet okumadan bilmeden koru körüne bağlanıyor. Bir merak bir farkında lik yaratsak iyi olur bro.
YanıtlaSil