Bak seninle bu yazıda kitap çıkaralım. Beraber neler olacak, neler oluyor görelim. Sonra bana istersen yine küfret, canın sağ olsun. Şimdi üstte dediğim kitap çıkarma işi var ya, onu iyice öze öze yapacağız bunu. Başlıyorum, tut elimi.
Öncelikle kitap yazmak için edebiyat sayfalarını takip edeceksin. atıyorum, ''Kitaplardan alıntılar'' adlı bir sayfanın durumlarını okuyup, beğenip, yorum atıp oradan bir kitle elde etmeye çalışacağız. Sonra da yorumunu beğenip yanıtlayanlarla tatlı bir tartışmaya gireceksin. Sanki çok kitap okuyormuş edasıyla ''Cemal Süreya'ya aşığım, Turgut Uyar'ın askeriyim, Onun bunun çocuğuyum'' temalı atıflar bulunacaksın. Akabinde hemen fake (genelde kız) profili açıp o sayfadaki erkekleri ve kızları ekleyeceksin. Sonra edebi şeyler konuşacaksın. Ya şöyle biri var mükemmel yazıyor deyip orijinal hesabını eklettireceksin. Yaparsın, biliyorum o yetenek var sende. Bak yine yetenek dedim. Sonra da bir sayfa açacaksın. ''Edebiyat tutkusuyla yananlar derneği'' gibi. Bu taktik tutmazsa ''orospu rahibe, kutsal fahişe, jartiyeri yırtık kız, götü büyük hatun yarak kürek'' gibi sayfalar açıp dengi sayfalardan yardım isteyeceksin. Ama fake hesabınla. Orijinali sağlam tutmak gerek çünkü. Olmazsa para teklif edeceksin. Yapmam, deme sike sike yapacaksın. Hızlı geçiyorum, sonra baktın sayfa 5, 10, 20 bin oldu alacaksın eline fakir edebiyatını ve artık ''ktp yzcm ama kmsye gvnmyrm lnt olsn'' triplerine gireceksin. Sayfan 100.000 oldu mu, bir de anonim sözleri arkana aldın mı artık sırt üstü düşmezsin. Emin ol. Zaten kim siker sanal sözleri. Herkes çalıyor zihniyetini iyice em. İsim vererek sikmeyi severim ama şu an zamanı değil. Zamanı gelince birer birer kanıtlı sikeceğimden emin olabilirsin. Ay bak gördün mü, küfür ettim. Ne kadar ayıp. Eheheh. Neyse, sen şimdi yazar adayısın abicim. Cool ol. Ağırdan sat kendini. Gelen mesajlara o olgunlukla (yavşaklık) cevap ver. Kısa ve umursamaz cümlelerle ama unutma. Bak sözlükler de iyi iş yapar. Oralarda da fake hesaplarla kendi götünü kaldırırsan bayağı artar kitlen. Her neyse. Tabii önce para vermen gerekir kitap için. Mecbur aga vereceksin. Çünkü yayınevleri senin sikindirik yazına bakmaz. Sen de süper bir yazar değilsin malum. Verirsin. Çünkü küçük de olsa yayınevleri bu riske girmez. Şans bela dikkatlerini çekeceksin de bedava bassınlar. Şaka ulan şaka. Boşuna mı yaptın o kadar takipçiyi? Tabii ki de hayır. Onları kullanacaksın. O sayede çıkacak kitabın.
Tut ki çıktı kitabın. ilk günden, hatta hafta sonunda en çok satanlara girdin. Ne olacak? Kaprislerin başlayacak. Artık yetmeyecek sana. Daha fazlasını isteyeceksin. Yayınevi beğenmeyeceksin. Yazar beğenmeyeceksin. Çünkü sen sıfır kitap okumayla insanlara edebiyat öğrettin. Savunduğun şeye kafa attığını göremeyecek kadar hem de. Sonra eleştiriler başlayacak. Eleştiri dediğim övgü ha. Korkma, kimse anlamayacak senin orospu çocuğu olduğunu. Belki ilerde anlarlar ama şu an kimse anlamayacak. Zaten kötü eleştirenler seninle muhatap olmaz. Eleştirisini yapar ve uğraşmaz seninle. Rahat ol yani.
Ne güzel değil mi? Kitabın var, popülersin, insanlar seni seviyor ve örnek alıyor falan filan. İşte en başta dediğim yere geldik. O kitabı okuyanlara aynını sen yapıyorsun işte. Bunu yaparken de yüzün kızarmıyor ya, işin kaymağı da o işte. Ye yiyebildiğin kadar kahpe. Gel bak bir şeyler söyleyeceğim sana şimdilik okuyucu, geleceğin yazar adayı. iyi oku!
Edebiyat, para kazanma işi değildir güzel kardeşim. 1.000.000 satmak da değildir. Biliyorum, belki ilerde sen de hayatının %80'ini bir kitaba koyacaksın, belki hiç okunmayacak hayat hikayen, belki yayınevi zararın bir kısmını kurtarmak için %50 indirimde satacak hayat hikayeni, belki yine rağbet görmeyecek hayat hikayen ama olsun. Sen bunu para için veya sikimsonik hevesler için yapmamış olacaksın. Bu gurur senin işte güzel kardeşim. Bırak artık elindeki o üzerinde ''100.000 özel basım'' yazan, kahve bardağı, kalp, kadın ve araba olan kitapları. Lütfen biraz okuyucu ol. Lütfen. Çünkü sadece sen iyi bir okuyucu olursan kurtarabilirsin edebiyatı. Bak, yazmaktan daha ulvi bir görevin var senin, fark ettin mi? Lütfen okuyucu kardeşim, milyonlarca kez lütfen.
Bu kadar. (kısa oldu ama aklımdayken yazdım işte, idare et göt.)
Mesut Cihan Demirel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder