21 Aralık 2015 Pazartesi

Mucize inanmaktı, inanmayı sağlamak değil

Merhaba kuzen.
Başlığı neden böyle koyduğumu birazdan açıklayacam yazının içinde. Çorbaya atılan tuz gibi hem de.

Öncelikle nasılsın?
Cevabını unutma.


Birazdan okuyacağın şeyleri, Disosiyatif bozukluğu olan biri yazmış ve avucuna bir kutu Ritalin boşaltmış da yazı bitince hepsini kafasına dikecekmiş inancıyla oku. (Mavi olan)

Anlaştık mı?

Psikolojik sorunlar, insana bahşedilmiş en büyük mükâfat olabilir kuzen. Bipolar'dan, üstte adını belirttiğim ve şu an bende görüldüğüne inanılan kimlik bozukluğuna kadar hepsi öyle. Geçmişe bak. Şeytanın kovulmasından tut da İsâ'nın çarmıha çivilenmesine kadar hızlı bir şekilde gidip gel. Şeytanın amacı ne olabilir ki moruk? Kafasını önüne eğip "eyvallah" deseydi ne olurdu? Ben olsam öyle derdim. Sen de öyle derdin. Ki Adem bile öyle derdi.

Neden ihtimaller yazılmamış, hiç düşündün mü? Düşünme götoğlanı.


Peki ya İsa? İnandırmak için çırpınmamış mı? İsa, içine attığı şeyleri insanlarla neden paylaşmış? Nasılsa inanmayacaklardı. Neden ispat derdine düşmüş, içinde yaşadığı şeyleri insanlara anlatarak?

Madem senden sonra birinin geleceğini biliyorsun, neden çırpınıp durdun; gözünden sakındığın İncil'i değişecsklerini bile bile?

Gora filmdeki cüce de "bir cisim yaklaşıyor" deyip çekilmişti aradan.

"Ben ne yapıyorum?" deyip, susmuş olamaz mı? Sonra da geri vites yapmamıştır.

İnsanlar, en çok dürüst olduğun zaman sevmez seni. Dene ve gör.

İsa'dan önce, Şeytan da öyle yapmış. Dürüst olmuş. İçten içe kin besleyip dışından "eyvallah" deyip eğilmemiş. Ama öyle orospu çocuğu çok değil mi? Etrafında da var, aynaya bakınca da. İnkâr etme, içten içe nefret edip yüzüne "ay canım saçların çokoş" dediğin vardır muhakkak. (Repliğe takılma) 

"Beni yanlış anlama" demeyecem. Çünkü yanlış anlamanı istiyorum. Gidip kafa yormanı istiyorum. Bana değil kendine ispat etmen için.

Çünkü kendine değil başkasına ispat derdine düşersen bocalarsın kuzen. Bunu en iyi yaratan bilir. Kendini ispat etmek için insan kulanacağına, çıkıp "buradıyım ve bana inanın" deseydi, şu an derdimiz inanmak olmazdı. Çünkü biz, yeni tanıştığımız insanlara bile inanabiliyoruz. Sana neden inanmayalım?

İspat.
İnsan, birilerine anlatmak istiyor hep. Kendini aklamasını istiyor birilerinin. Çünkü intihar bile etse, geride kendi için üzülen birilerini bırakmak istiyor. Böyle bencildir insan işte! Hep birileri olmak zorunda.

Allah veya Tanrı, sen hangisini kullanıyorsun bilmiyorum ama ben ikisini de yazacam, sen okurken bildiğin gibi devam et.


Mucize olmasaydı, kimse Allah'a inanmazdı. O mucize oldu. Peki sadece inanmak yeter mi? Ben, Afrika'yı görmedim ama orada yaşayan insanların olduğuna inanıyorum ve umurumda da değiller. (Slacktivistlerin amına koyim) Tanrı, varlığını ispat etmek için dönemin mucizelerini kullandı ancak inanmaktan ziyade bağlı olmalarını istedi. Bunun için de cennet ve cehennemi kullandı.

Kullanmak.
İnsanlar da böyle değil mi kuzen? Kullanmıyor mu insanlar birbirini? Sen de kullanıyorsun amına koyim, ben de. Biz bizeyiz şurada.


Götün sıkışınca Allah demekle acıkınca yemek yiyememek farlı şeylerdir. Ağzından Allah kelimesini düşürmeyip her türlü orospu çocukluğunu yapmak = göt sıkışınca Allah demektir işte.


(Şunu da söyleyeyim de sonra bilmediğimi zannetmeyin: nisa 157'de İsâ'nın ölmediği yazar, evet. Fakat benim derdim başka.)


İnsan, çıkarcıdır.
Herkes ve hepimiz çıkarcıyız. En masumu da, zor zamanında biri yanında olsun diye olan çıkardır. Birini dinlemek bile çıkardır. Birinin güvenini kazanmak çıkardır. Bunu da sırf bir gün o güveni kazanmak için yaptıklarını dile getirip seni dinlemesini sağlayarak belli edersin. Peki, ya hiç kimsen yoksa ne yapacaksın? İçinle konuşacaksın. Yapmışsındır bunu. Çıkar hesaplamaktan tut da senden üstün birine sesli "tamam" derken içinden küfür etmeye kadar yapmışsındır. Allah bu sırada devreye giriyor işte. Kendi kendine konuştuğunu zannetmemek için görünmez bir şeyin seni dilediğine inanmaktan bahsediyorum. Eğer bunu doktora anlatırsan "ımmmm... halüsinasyon görüyor musunuz?" diye sorarken, ilaç listesini de sokar diğer yandan.

Onlara göre Allah, "takip ediliyor gibi hissediyor musunuz?" sorusuna verdiğin cevaptır kuzen.

Etrafındakilere göre de "elhamdülillah" kelimesini başa getirmektir sadece.

"Yalnızlık Allah'a mahsustur" sözünü de hiç sevemedim. Madem yalnız olmak istiyorsun, neden bizi yarattın? Neden kovdun? Ve madem yalnız olmak istiyorsun, neden varlığına inandırmak için tehditler savuruyorsun? Hatta performansını beğenmediğin peygamberleri, neden işkence ettirip öldürtüyorsun ve sonra da insabları suçluyorsun? Ayrıca bu kadar özelliğini aldıysak, neden yalnızlığını almamış olalım ki?

İnsan, fazlasıyla hırsızdır.
Her şeyi çalıyor. Ta en baştan elma çalmış, güven çalmış, inanç çalmış, akıl çalmış, zaman çalmış... 

Her şeyi çalmış da yalnızlık mı çalamayacak?

Yine de bu dünyada bir amaç arıyor insan. Yarın uyanmak için sebep bulmaya çalışıyor kendine. Öldürmemek için kendini, tutunmak istiyor hep. Başkasını öldürmemek için görünmeyen bir güce inanıyor, affetmek için, dayanmak için, sabretmek için, sevmek ve sevilmek için...


Ortalama bir hayatın %20'si hasta olup kötü şeyler yaşamakla geçerse, sadece %20'lik kısımda inandın (korktun) demektir.

Ne kadar aşağılıksın fark ettin mi?

Fark et!


Adisin insanoğlu!
Her şeyi içine atacak kadar, içinden çıkarmaya çalışanı boğacak kadar.

Çirkinsin insanoğlu!
Her şeyi öğretecek kadar ve hatta ölürken bile bırakılacak en kötü mirası bırakacak kadar. (Bilgi)

Cahilsin insanoğlu!
Her şeyi bilecek kadar, bilip de hiçbir şey yapamayacak kadar. Ölürken bile bildiğini öğretip gidecek kadar!

Ölüyorsun insanoğlu!
Hatırlanmayan dün, bilinmeyen yarın ve görülmeyen tanrı kadar.

Öldürüyorsun insanoğlu!
İnandığın kadar, inanmayan kadar, inandıramadığın kadar!

Kötüsün insanoğlu!
Yeni doğmuş bebek kadar savunmasız, kana susamış sinek kadar acizsin.

Evet acizsin!
Şeytanın fikrini alan, kovmaktan, kin tutmaktan ve korkutmaktan başka bir şey yapamayan Allah'ın kadar!

Ona çok inandığına inandığın kadar acizsin!


Cevabını hatırlıyor musun?


Belki buraya kadar okumadın, hatta yarısında "ne diyor bu amcık?" deyip çıktın. Belki sonradan merak edip tekrar açarsın. Bilmiyorum belki hâlâ okuyorsun. Sadece şunu bilmeni ve inanmanı istiyorum: okudukların, herhangi bir hastanın, Ritalin'i kutusuyla içmeden önce inanıcına yazdığı mektuptur...

İnanıyor musun?
İspat edemem çünkü.

Hadi bana mucize ver!





Mesut Cihan Demirel.

1 yorum: