13 Temmuz 2015 Pazartesi

Karalamaca

Nasılsın?
Uzun zamandır birkaç farklı duyguyu aynı anda yaşadığım oluyor. Anlam veremediğim çelişkiler yaşıyorum, yanlış olduğunu bildiğim ne varsa yapıyorum ve artık iyiden iyiye paranoyak olmaya başladım. Bilmiyorum amca oğlu, niye böyle yeminle bilmiyorum.

(Bu boşlukları gözlerin sıkılmasın ve okuma alışkanlığın olsun diye yapıyorum. Bu bilinçaltına yaptığım anestezik bir olay. Yani fark etmiyorsun ama okuyorsun. Sıkıcı gelmiyor veya korkutmuyor uzun yazı gözlerini.)


İçimdeki çelişkileri en yoğun yaşadığımı, birileriyle farklı şeyler konuşup kafamı dağıtmaya çalıştığım anlarda hissediyorum. Kendimle konuştuğum mevzuyu başkaları kendi mevzusu gibi anlatınca bana, buz gibi oluyorum. Hatta bugün sabah iş yerinde, Gökhan sözlerini bitirirken kolundan ''yanındayım'' mesajı vermek için tuttuğumda ''dışarıda sıcaktan ölen var senin elin buz gibi'' dediğinde somut olarak da farkına vardım bu olayın. Ya bilmiyorum kuzen, hiç sivilceden öleceğini düşünüp suratının ortasından çıkan o iğrenç beyaz başlı mikrobu patlamayıp görmezden geldiğin oldu mu? Benim oldu.


Aleyküm selam.
Yanlış olduğunu bildiğin halde yaptığın şeyler oldu mu hiç? Evet, benim sürekli... İnanmazsın belki ama kötü bir şey yaparken Allah'ın beni seyrettiğine hala inanıyorum lan. Yani aklıma direkt olarak bu geliyor ve bile bile yaptığım yanlıştan vicdan azabı çekiyorum. Haklısın, mazoşistlik bu. Hatta ileri derecede saçmalık. Peki, bu yanlışı bildiğin halde kendini engelleyemediğin oldu mu? Benim oldu.


Her şey yolunda mı?
Hepimizin gün içinde artık ''prensip'' haline gelen davranışlarımız vardır. Mesela birine laf sokmak, kanepeye aynı şekilde uzanmak, aynı cümleleri periyodik şekilde kullanmak, eve aynı saatte girmek, aynı yolu kullanmak vs... Bunları bir anda değiştirirsen ne olur biliyor musun? Kendini dinlemeye başlasın. Hasta olduğunu, psikolojik yıkıma girdiğini, depresyon başlangıcı ve hatta büyü yapıldığını hissedersin. Cevabı yoktur bunun. Cidden yoktur. Bundan beş yıl önce en büyük hobin maç seyretmekken, şimdi futboldan tiksiniyor olabilirsin. Buna şaşırmazsın. Ya da cep telefonu geçmişte arama ve mesajdan ibaretken şu an bir uzvun haline gelmiş olabilir. Buna da hiç şaşırmazsın. Niye biliyor musun? Çünkü fark etmezsin. Bilinçaltın acı çekmeni önlemek için Polyanna kesilmeni sağlar. Ama sadece vadeli durumlarda bunu yapar. O nedenle zamanla ve ağırdan olan hiçbir şeyin paniği olmaz. Hayatın gibi düşün. Her geçen gün ölüme daha çok yaklaşıyorsun ancak panik yapmıyorsun. Yapamıyorsun. Bunun okuduğun halde yapmadığını biliyorum. Neden? Çünkü bilinçaltındasın. Düzüyor seni. Hayır, tabi ki enseste girmiyor bu, saçmalama. Lakin anlık değişen ruh halleri böyle değildir. Koyu bir ülkücü uyandığın sabahın akşamında elinde HDP bayrağıyla eve dönerken seyredersen kendini kafayı yersin. Hatta normal gelen şeylere tepki vermeye başladığında çıldırabilirsin. Bak sana samimi bir şey anlatacağım. Gerçi buraya ne yazdıysam hepsi samimi ama olsun. Geçen yine buhranlardayım. Açtım Bakara-255'i okuyorum. Bilmeyenler için Ayet-el kürsi. Her neyse, abi baktım bitmiyor. Sürekli ''Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm'' diyorum. Kafayı yediğimi düşündüm. Arapça çok sıkıntılıdır moruk. ''La'' kelimesini uzatırsan ''yok'' anlamına gelir. ''Allahu la'' cümlesinde ''la'' kelimesini uzatırsan ''Allah yok'' manası çıkar. Bunu öğrenmeden önce hiç uzatmazdım, ama o kelime bir uzuyor anlatamam öğrendikten sonra. Dilimi koparasım geldi inancın olsun. İstemsizce ha. Yazdıklarımdan sonra iyice sıyırdın sen yavrucuğum dediğim oldu. Fakat asıl kafamı karıştıran ve cevabını bulamadığım soru; acaba sürekli mi o cümleyi söyledim, yoksa aynı ayeti sürekli mi okuduğumdur. İkilemde kaldığınız oldu mu? Benim oldu.


Gerçekten iyi miyiz?
Küçücük bir mikrop hayatına son verebilir. Ya da bilmeden arsenik, siyanür, elma ilacı içersen ölebilirsin. Ne kadar aciziz değil mi? Tek kullanımlık hayatın var. Ulan Mario oyununda bile en kötü 4-5 canın varken kendi hayatında sadece bir şansın var. Gün içinde o kadar saçma sapan şekilde ölebilirsin ki anlatamam. ''Ne bakıyon lan?'' kavgasında ölebilirsin, bindiğin otobüsün frenleri patlar ölebilirsin, tuvalette sıçarken ölebilirsin ve bu yazıyı okurken ölebilirsin. Fakat ben şu an daha aciz hissediyorum, inan.
Çaresiz hissettiğiniz oldu mu? Benim oldu.



Devamını getiremedim. Bir daha ki sefere artık. Küfür yok, dua edin.


Cihan.
Demirel olan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder