19 Mayıs 2016 Perşembe

Atın intikamı

Merhaba.

Yine eski ve kısa bir anıyla karışık kusacam moruk. Elimi tut.

Dedem, çiftçi olduğu için büyük baş hayvanı çoktu. Gerçi T.C.D.D.'nda emekli olduktan sonra başlamıştı çiftçiliğe. Neyse. Daha yaşım dokuz. Gözlerimin önünde atımızı vurmuştu dedem. Çok ağlamıştım. Çünkü ilk defa ölümle tanışmıştım.

Dedem, çok soğuk kanlı adamdı. Kolu kopsa gülümserdi. Atı vurduktan sonra etkilendiğimi görünce de "bir gün herkes terk edecek seni, bunun en dürüst şekli ölüm olacak" demişti. Kızmıştım. Çok kızmıştım. Çünkü gözümün önünde atımızı vurmuştu. Yaklaşık dokuz yaşından on yedi yaşına kadar dedemin cani olduğunu düşünüyordum.

İçimde sıkışıp kalan o anı tam on yedi yaşında sordum dedeme. Yine böyle mayıs ayındaydık ve tam on dokuzuydu. "Neden öldürdün dede?" diye sorduğumda da hiç tereddüt etmedi "acı çekiyordu evladım" derken. Bu cevaptan sonra artık emindim cani olduğuna. "Ulan acı çekiyor diye öldürür mü?" şeklinde iç çekmiştim.


O günden sonra hep dedemin acı çekeceği anı kolladım moruk. Ama bu dedem, hiç acı çektiğini belli etmedi kuzen. Kısmi felç oldu, kanser oldu, organlarını söktüler, yirmi dört yaşındaki evladını ve seksen yaşındaki karısını aynı mezara koydular yine de acısını belli etmedi. Hayatımdaki en güçlü karakterdi. Bu nefret bir anda hayranlığa dönüşmüştü amına koyim. Peki, onu güçlü yapan neydi biliyo musun? Evet, kötü şeylerin olabileceğine inanmamasıydı onu güçlü yapan. Bunu da babaannemi mezara koyduktan sonra bana boş boş bakıp "neneni çıkarsana oğlum oradan, çay falan yapsın, misafir var baksana" diye çıkıştığında anladım. O an neyi düşündüm biliyo musun? Onun ata yaptığının aynısını ona yapmayı.

Olmadı.


Babaannemden ortalama 6 ay sonra dedem de öldü. Ama kızgınlığım ölmemişti. Sonra n'oldu biliyo musun moruk? Gözümün önünde öyle şeyler öldürüldü ki, yıllarca dedeme haksızlık ettim diye dönüp bu sefer de kendime kızdım...

Bu kadar.


Mesut Cihan Demirel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder